16 Ağustos 2011 Salı

Rumeli Feneri

Gönderen Özge Atınç zaman: 03:51





Tarihin sessiz tanığı….
Rumeli Feneri’ndeydik..
Ülkemiz kıyılarında bulunan toplam 354 fenerden biri olan Rumeli Feneri konumu, çevresi  fotoğrafı çekilecek, tablosu yapılacak, saatlerce seyredilecek kadar göz kamaştırıcı..
Rumeli yakası girişinde ilk köyün ilk feneri Rumeli feneri…
Kıyılara yanaşıp omuz omuza vermiş envayi çeşit  balıkçı teknelerinin renkleri birbirine karışırken, önünden geçen martılar ve karadenizin asi sesi.
İster kendinizi dinleyin,ister gözünüzün alamayacağı panoromik manzara eşliğinde dostlarınızla az sayıdaki restaurantlardan birinde keyifle,sohbetle,kahkahayla muhteşem tazelikteki deniz mahsullerini götürün.
Dalgalar kayalara çarptıkça beyaz ötesi köpükler etrafa yayılırken açığa çıkan bol iyot kokusu,deniz kokusu, biraz da ızgara balık kokusu birbirine karışınca aldığınız keyif paha piçilemez…
Her gittiğim veya gideceğim yerin hikayesini araştırıp öğrenmezsem çatlarım.
Görünüşte Rumeli Feneri şirin ve nostaljik bir balıkçı köyü. Fakat köyün bünyesinde birçok özellik ve güzellik gizli.
Rumeli Fenerinin hikayeside ilginç. 1856 yılında Osmanlı İmparatorluğu zamanında  verilen imtiyaz sonucunda Fransız Fenerler idaresine yaptırılıyor.
Fransızlar feneri yaparken 3 kez yıkılıyor tamda yapım aşamasının son safhalarında.Bunun üzerine köyün yaşlıları anlatıyorlarki kule sahası içinde bir yatır olduğunu, kulenin bu yüzden yıkıldığını Fransız yapım şirketine söyleyince önce türbe yapılıp etrafı çevrilmiş, sonra da bugünkü fener kulesi yapılıp, bitirilmiş. Kule binası içinde Saltuk Baba Türbesi bulunmakta.
Sarı Saltuk Baba ayrı bir yazı konusu.İnanılmaz bir cengaver..Sakarya’dan Rumeli’nin Fethi için denize açılan bir Horasanlı..Horasan yaylalarından Anadolu yarımadasına göçen Türk uluslarının küçük Asya'ya sığamayan " Büyük Ülkü " sünün batıya yayılışını temsil etmekte.
Rumeli Feneri köyünü görünce nasılda bu kadar İstanbul’a bir o o kadar yakınken gelişemez bu kadar bakir kalabilir diye şaşırmıştım. Meğer aşırı yapılanmasına karşın inşaat yapımı yasaklanmış.
Neredeyse herkesin gününü limanda geçirdiği bir köye geldiyseniz, elbetteki yemeniz gereken şeyde balık oluyor.. Limandan köye doğru tırmanan yokuşu çıktığınızda karşınıza Mendirek Balık Restaurant çıkıyor.Son derece salaş bir balık lokantası olan Mendirek Rumeli Feneri’nde olduğunuzu iliğinize kadar hissettiriyor,
Hangi balığı yemeniz gerektiğini anında söyleyen personel sayesinde yanlış seçim riski taşımıyorsunuz.Balıkları görerek alabiliyorsunuz.Sadece deniz mahsulleri değil, salatalarıda muhteşem.Manzarası ise anlatılacak gibi değil. Mutlaka gidip görmeniz gerekiyor. Üstelik kaça kadar isterseniz oturabiliyorsunuz, burada patron sizsiniz.Ben bugüne kadar hiç üst üste iki fincan türk kahvesi içmemiştim .Çalışanlar güleryüzlü ve samimi.Üşüyüp üzerinize aldığınız şalı beğenirseniz hediye bile ediyorlar.
Mutlu ayrıldığımız Rumeli Fenerine bir daha uğrarsak yine yazarım size,olmadı başka bir yerden…
Selçuğa teşekkürler..

0 yorum:

 

Az Şekerli Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review